İçeriğe geç

Mevlana hamse sahibi midir ?

Mevlana Hamse Sahibi midir? Yanlış Yerleştirilen Bir Taç Üzerine Cesur Bir Soru

Net konuşalım: “Mevlana hamse sahibidir” iddiası cazip ama eksik; hatta yanıltıcı. Bu yazıda, popüler ezberi bozarak “hamse”nin teknik anlamını veriye dayalı bir çerçevede açacağım; Mevlana’nın külliyatını o çerçevede nereye koyacağımızı tartışacağım. Ama bunu kuru bir ders notu gibi değil, edebiyatın insani hikâyesiyle yapacağım.

“Hamse” Tam Olarak Nedir? (Tanım, Kapsam, Ölçüt)

Hamse, klasik doğu edebiyatında “beş mesneviden oluşan, tematik ve yapısal olarak bütünlüklü bir külliyat” demektir. Yani:

Biçim: Her biri mesnevi (uzun manzum anlatı) olmak zorunda.

Sayı: Tam beş eser.

Bütünlük: Bir şairin bilinçli projesi; aşk, ahlak, tarih/İskendernâme, macera/haft güzeller, hikmet gibi eksenleri kapsayan kurucu bir set.

Bu standardın kurucusu 12. yüzyıl şairi Nizâmî-i Gencevî’dir. Onu takiben Emîr Hüsrev-i Dihlevî ve Ali Şîr Nevâî gibi isimler kendi hamselerini yazarak geleneği pekiştirdi. Bu çerçeve, sözlü gelenekten değil; metin sayımı, tür bilgisi ve kataloglama gibi somut ölçütlerden beslenir.

Mevlana’nın Külliyatı Bu Çerçeveye Sığıyor mu?

Mevlana Celaleddin Rumi’nin ana eser haritası kabaca şöyledir:

Mesnevi-i Ma‘nevî: Altı defterden oluşan tek büyük mesnevi (mesneviler toplamı değil, altı “cilt/defter” olarak tek proje).

Dîvân-ı Kebîr: Gazellerden oluşan devasa bir şiir külliyatı (mesnevi formunda değil).

Fîhi Mâ Fîh: Düz yazı (sohbet/vaaz notları).

Mektûbât: Mektuplar.

Mecâlis-i Seb‘a: Yedi meclis vaazı (nesir ağırlıklı).

Bu tablo bize ne söyler? Mevlana, tek bir büyük mesnevi projesi (Mesnevi) etrafında yoğunlaşmış, geri kalanı gazel ve nesir olan bir külliyata sahiptir. Beş ayrı mesnevi seti yoktur. Dolayısıyla, hamse tanımını karşılamaz.

Nerede Karışıyor? “Altı Defter” Yanılgısı ve Popüler Kültür

Peki neden “Mevlana hamse sahibidir” efsanesi dolaşımda? Üç muhtemel kaynak:

1. Sayısal Sihir: Mesnevi’nin “altı defter” oluşu zihinde “beş metinlik hamse”yle karışıyor. Oysa altı defter, tek mesnevinin ciltleri; ayrı eserler değil.

2. Şöhret Bulaşması: Nizami’nin “hamse”si klasikler panteonunda öyle güçlü ki, popüler kültür Mevlana’yı da benzer bir taçla anmak istiyor.

3. Tür Ayrımı Körlüğü: Dîvân-ı Kebîr’in büyüklüğü “beşlik külliyat” algısını tahrik ediyor; fakat gazel ile mesnevi tür bakımından apayrı damarlardır.

Veriye yaslanalım: Kütüphane kayıtları ve ilmî kataloglar Mevlana’nın beş ayrı mesnevisini listeler mi? Hayır. Akademik bibliyografyalar Mevlana’yı hamse sahibi olarak sınıflandırır mı? Hayır. Bu iki “hayır”, tartışmayı büyük ölçüde kapatır.

Nizâmî, Nevâî, Dihlevî—Karşılaştırmalı Bir Çerçeve

Nizâmî: Mahzenü’l-Esrâr, Hüsrev ü Şîrîn, Leylâ vü Mecnûn, Heft Peyker, İskendernâme.

Emîr Hüsrev: Matla‘u’l-Envâr, Şîrîn u Hüsrev, Leylâ Mecnûn, Hasht Bihişt, Âyîne-yi İskenderî.

Ali Şîr Nevâî: Hayratu’l-Abrâr, Ferhâd u Şîrîn, Leylî vü Mecnûn, Seb‘a-i Seyyâr, Sedd-i İskenderî.

Bu listeler, beş ayrı mesnevinin açık seçik varlığını gösterir. Mevlana’da ise Mesnevi tek başına bu işlevi görür; yanına dört mesnevi daha eklenmez.

Eleştirel Bir Bakış: Büyük Şairi “Yanlış Taç”tan Korumak

“Mevlana hamse sahibidir” demek, kulağa hiç zarar vermiyormuş gibi gelebilir. Oysa iki problem var:

Tarihsel doğruluk: Mevzu sadece kelime oyunu değil; metin türleri ve edebî projelerin doğru sınıflandırılması. Yanlış sınıflama, öğrencinin ve okurun tür bilincini bulanıklaştırır.

Değerin indirgenmesi: Mevlana’nın özgün gücü, bir “beşli set” toplamakta değil; tek bir mesneviyi insan ruhunun ansiklopedisine dönüştürmesindedir. Onu “hamse”ye sıkıştırmak, kendi devasa mimarisini görmezden gelmektir.

Gerçek dünyadan bir örnek düşünün: Sergi kataloğunda “Rumi—hamse sahibi şair” yazsa, ziyaretçi Nizami geleneğiyle Rumi’nin poetikasını eşitler. Bu, bilgi gibi görünse de aslında yanlış eşitlemedir; zihinde “beş ayrı mesnevi” beklentisi doğurur, sonra da metinle çelişir.

Provokatif Sorular: Tartışmayı Açalım

Mevlana’yı büyüten şey, “beşli tamamlama” disiplini mi; yoksa tek eser üzerinden kurduğu derinlik mi?

Eğitim materyallerinde “büyük şair” imajı için yanlış terim kullanmak mubahtır denebilir mi?

Klasik edebiyatta biçim (mesnevi, gazel, nesir) doğru anlaşılamazsa, içerik üzerine yaptığımız tüm yorumlar da sarsılmaz mı?

Sonuç: Mevlana’nın Gücünü Doğru İsimlerle Anmak

Cevap net: Mevlana hamse sahibi değildir. Bu, Mevlana’yı küçültmez; tam tersine onun özgün mimarisini—altı defterlik Mesnevi’yi, lirizmi yükselten Dîvân-ı Kebîr’i ve düşünceyi diri tutan Fîhi Mâ Fîh’i—yerli yerinde anlamamızı sağlar. Büyük şairleri büyük yapan, yanlış taçlar değil, doğru okumalardır.

Şimdi söz sizde: Sizce Mevlana’yı “hamse” kalıbına sokma ısrarı nereden besleniyor? Doğru terimlerle konuşmak edebiyatın pedagojisinde nasıl bir fark yaratır? Yorumlarda görüşlerinizi, itirazlarınızı, örneklerinizi paylaşın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
cialismp3 indirilbet girişprop money