Tıbbi Hataya Ne Denir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir Bakış
Bugün aklıma takılan bir konu var: “Tıbbi hataya ne denir?” Hemen ilk başta, bu çok teknik ve medikal bir terim gibi görünebilir, ama aslında toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakınca çok daha derin bir anlam taşıyor. Birçok kez toplumsal düzeyde farkında olmadan görebiliyoruz ki, tıbbi hatalar, aslında hastaların kimliklerine göre farklı şekilde şekilleniyor. Şimdi, bu soruyu biraz daha geniş bir açıdan ele alalım, çünkü her bireyin bu tür hatalardan etkilenme şekli çok farklı olabilir.
Tıbbi Hata Nedir? Temel Bir Tanım
Öncelikle, tıbbi hata, genellikle bir sağlık hizmeti sağlayıcısının, hastaların tedavi sürecinde yaptığı yanlışlık olarak tanımlanır. Bu hatalar, ilaç hatası, yanlış teşhis, yanlış tedavi yöntemi gibi çok çeşitli şekillerde olabilir. Bunu bir gün hastaneye gitmeye karar verdiğinde, bir tanı almak için bekleyen bir insan olarak düşündüğümüzde, tıbbi hata çoğu zaman bir yanlış anlamadan veya bir ihmalkarlıktan kaynaklanır. Ancak çoğu zaman, bu hataların hastaların toplumsal kimliklerine ve onlara uygulanan sağlık hizmetlerinin kalitesine nasıl yansıdığına dair pek fazla konuşulmuyor. Burada, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet faktörlerinin devreye girdiğini fark ediyorum.
Toplumsal Cinsiyet ve Tıbbi Hata
İstanbul’da her gün sokağa çıkıyorum, işe giderken toplu taşımada yanımda gördüğüm kadın ve erkeklerin farklı durumlarla karşılaştığını fark ediyorum. Mesela, kadınların daha fazla şiddet, cinsel taciz veya ayrımcılıkla karşılaşmaları gibi olgular, tıbbi alanda da benzer şekilde bir etki yaratabilir. Kadınların sağlık sorunları bazen göz ardı edilebiliyor, çünkü genellikle tıbbi hatalar, kadın hastalıklarına yönelik daha fazla görülebiliyor. Özellikle kadınların ağrılarını daha az ciddiye alan bir kültürün içinde büyüdük. Hekimler, kadınların yaşadığı acıları ve sağlık problemlerini bazen küçümseyebiliyor.
Mesela, bir arkadaşımın yaşadığı durumu hatırlıyorum. O, birkaç yıl önce sürekli karın ağrıları şikayetiyle doktora gitmişti. Birçok doktora görünmesine rağmen, yalnızca stres kaynağına bağlanarak, tedavi edilmedi. Sonunda, kadınlarda sık görülen ama genellikle gözden kaçırılan bir hastalık olan endometriozis teşhisi kondu. Bu, onun yaşadığı birçok tıbbi hatanın, cinsiyetle ilgili önyargıların ve göz ardı edilmenin bir sonucu olduğunu gösteriyordu. Toplum olarak kadınların yaşadığı sağlık sorunlarına daha az önem veriyoruz ve bu durum, kadınların tıbbi hatalara karşı daha savunmasız hale gelmelerine neden oluyor.
Çeşitlilik ve Tıbbi Hata: Irk ve Etnik Kimlik Farklılıkları
Bir başka önemli faktör de, tıbbi hataların etnik kimlik ve ırk gibi toplumsal çeşitliliğe sahip bireyler için nasıl şekillendiği. İstanbul’daki hastanelerde, etnik kimliklerin ne kadar belirleyici olduğuna tanık olabiliyorum. Özellikle göçmen kökenli insanlara yapılan sağlık hizmetlerinin kalitesi, yerli nüfusa göre farklılık gösterebiliyor. Hatta bazen, dil bariyerleri yüzünden yanlış anlaşılmalar veya tedavi hataları daha da artabiliyor.
Bir arkadaşımın ailesi, Suriyeli mültecilerden. Onlar, Türkiye’de sağlık hizmetlerine erişim konusunda sıkıntılar yaşıyorlar ve bu da birçok tıbbi hataya yol açıyor. Sadece dil bariyerleri değil, aynı zamanda sosyal güvenceleri ve sağlık sigortaları olmadığı için ciddi tedavi eksiklikleri yaşanabiliyor. Bu, bir tıbbi hatadan çok, sistemsel bir eşitsizlik olarak karşımıza çıkıyor. Göçmen ve mülteci grupları, sağlık hizmetlerine erişim konusunda yerli nüfusa göre daha fazla zorluk yaşıyor. Bu durum, toplumda çeşitliliği göz önünde bulundurursak, tıbbi hataların yalnızca bir yanlışlık olmadığını, aynı zamanda eşitsiz bir sistemin de sonucu olduğunu gösteriyor.
Sosyal Adalet ve Tıbbi Hata: Adil Erişim Sorunu
Bir de, sosyal adalet perspektifinden bakınca, sağlık hizmetlerine erişim herkes için eşit olmalı. Ancak, hepimiz biliyoruz ki, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sağlık hizmetlerine erişimde ciddi eşitsizlikler var. İstanbul’da bile, zengin semtlerdeki hastanelerle, yoksul mahallelerdeki hastaneler arasında ciddi farklar var. Birçok düşük gelirli insan, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamıyor. Bu da, tıbbi hataların daha çok bu gruplarda yaşanmasına yol açabiliyor.
Geçenlerde, mahallemdeki bir kadının sağlık sorunuyla ilgili bir duruma tanık oldum. Kadın, sürekli baş ağrısı şikayetinde bulunuyordu ama doktorlar ona “stresten” demişti. Oysa baş ağrısı, başka ciddi bir sağlık sorununa işaret ediyordu ve zamanında teşhis konulmadığı için daha da kötüleşti. Buradaki tıbbi hata, aslında sağlık hizmetlerinin adil ve eşit şekilde sunulmadığı bir sistemin sonucuydu. İnsanların, gelirlerine veya yaşadıkları semtlere göre sağlık hizmetlerinden ne kadar yararlandığı, onların sağlıklarına olan etkilerini doğrudan etkiliyor. Bu da, sosyal adaletin sağlık alanındaki en büyük sınavlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç: Tıbbi Hata, Farklı Kimlikler ve Adalet
Özetle, tıbbi hata meselesi sadece bir yanlışlık ya da ihmal değil, aslında çok daha karmaşık ve derin bir toplumsal sorundur. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi faktörler, tıbbi hataların kimler üzerinde ne şekilde etkiler yarattığını belirleyen en önemli unsurlar arasında. Kadınlar, göçmenler, düşük gelirli gruplar ve farklı etnik kimliklere sahip insanlar, sağlık hizmetlerine daha eşitsiz erişim sağladıkları için daha fazla tıbbi hataya maruz kalabiliyorlar. Bu da gösteriyor ki, tıbbi hata yalnızca bireysel bir mesele değil, aynı zamanda daha adil bir sağlık sistemi için mücadele edilmesi gereken bir konu. Sağlık, yalnızca fiziksel bir iyileşme süreci değil, adaletin, eşitliğin ve insan haklarının somutlaştığı bir alan olmalı. Bu nedenle, tıbbi hataların önüne geçmek için daha adil ve erişilebilir bir sağlık sistemi için çaba sarf etmemiz gerekiyor.